10 Mart 2015 Salı

Yaşamımıza Bakınca Görüyorum


Yaşamımıza bakınca görüyorum, en çok olumsuz düşüncelerle karşılaşmışız; kaybetmeyi, şanssız olmayı, başarısızlığı, yoksulluğu hep en önce düşünmüşüz. Olumlu düşününce Pollyannacılık oynama, diye alaycı sözlerle karşılaşmışız. Para hep namussuzda, hırsızda olmuş, izlediğimiz filmlerde hep mazlumları görüp onlarla özdeşleşmişiz. Bize bu olumsuzluklar seçeneği bize dayatılırken bu siyaseti güdenler hep rahatı ve zenginliği seçmiş. Biz olumsuz düşüncelerle beslenirken inatçı olmayı, nefreti, öfkeyi içimizde büyüttükçe büyütmüşüz. İçimizde büyüyen olumsuz duygular bedenlerimizde hastalıklar olarak yanımıza kâr değil, koca bir zarar olmuş.    
Yaşamımıza bakınca görüyorum, tembelliğimizi başkalarını suçlayarak gizlemiş durmuşuz. Karşı çıktığımız her şeyin kendimizde olduğunu görmek istememişiz, bize yararı olanı düşman bellemişiz. Hızır’ına düşman bir psikolojiyle seçeneklerini ve fırsatlarını göremeyen sözde gözü açık, cingöz “kör”lere dönüşmüşüz. İçimizdeki iyileşmek istemeyen yanlar yine bizleri yenmiş.

Yaşamımıza bakınca görüyorum ne kadar büyük konuşmuşsak o kadar tükürdüğümüzü yalamışız. Boşuna büyük konuşma dememişler, biz konuştukça yaşamın sihirli gücü bizi o konuda sınamış. Yapmayacağım dediğimizi yaptırmış, gitmeyeceğim dediğimize göndermiş. Yaşamın bu gizli yasasının olaylar dili olmuş ama biz anlamamak için her şeyi yapmışız. Doğa kadar yalın doğa kadar akıllı olmayı, direnmek yerine teslim olmayı bir türlü anlamamışız. Zihinde kalıp koca bir burunla, domuz inadıyla yaşama, evrene direnç oluşturmuşuz. Evrensel yasaları kafamıza çarpa çarpa sokmuşlar, evrenin o büyük zekasına yeryüzünün en zeki varlığından zekice bir yanıt topluca verilememiş gitmiş.
Yaşamımıza bakınca görüyorum, karşıma çıkan her şey, her insan bizim bir aynamızmış. Gerçekte bizden dışarısı diye bir şey hiç yokmuş. Bize kızan bizmiş, nefret ettiklerimiz de biz kendimiz… İnsan kendisine nasıl davranılacağını öğretirmiş karşısındakilere. Halk ozanının “yalan dünya” dediği şey, bizim yansımamız olanmış. Biz daha temel yaşantımızı oluşturamamışız, tüm enerjimizi oraya buraya saçıp durmuşuz.

Yaşamımıza bakınca görüyorum, her zaman önceki yaşadıklarım sonraki yaşantılarımın hazırlayıcısı olmuş. Yaşamın yönlendirdiği her alan, görev, iş, her sıcak çatışma, acılar bir hazırlık eğitimi yerine geçmiş. Yaşadıklarımızın temasıyla gelecekteki temaların aynı olduğunu fark ediyorum artık. Tıpkı çocukluk oyunlarımızın gerçek yaşamın bir provası olması gibi, şimdi yaşadıklarımız geleceğin daha ayrıntılı işleri içinmiş.

İNSANIN HARCI

Uzun yolu seçmek zorunda değiliz: dur, gözle, fark et, yüzleş ve dönüştür. İnsan durup kendini gözlemleyince yanlış yanlarını görür ve onlar...