6 Ağustos 2010 Cuma

Deniz Kızı


Bir sabah karşımdaydın tuz içinde
Suyun büyük huzuruna yakışır güzellikle

İlk o sabah tekneme binmedim ağlara dokunmadım
Sarıldım mutluluk pınarı göğsüne saçlarını okşadım

Dinlendim yılların yorgunluğunu atarak sessizliğinde
Karada kaldı kara yürekliler sonsuz katılık içinde

Elinden tuttum gözlerinin anlattıklarına şaşarak
Ardından denize attım bedenimi koşarak

Burgaçlarına yuva yaptım daha derinliklere daldım
O düşsel o güzel ülkenden huzur mutluluk aşk aldım

Aşk oldum huzur oldum mutluluk oldum güç oldum
Şimdi senden ayrılmak sensiz olmak tek korkum

Sen benim gecikmiş başlangıcım umudum
Sen benim denizde yediğim en son vurgunum

Seni bu kıyıya vuran dalgalara şükrolsun
Dilerim herkes benim gibi muradını bulsun

SES VE ANLAM ÖRGÜTLENMESİ OLARAK ŞİİR

Bir akarsuyun, bir ağacın, bir hayvanın kendi içinde tutarlılığı, öğesel, örgensel bir denkliği vardır. Gül, tüm yapısı ve varlığıyla bir şiirdir; bir kedi de at da. Bu varlıkları incelediğinizde yüzlerce oranlar, işlevsellikler buluruz. Resim işleme yazılımlarıyla bir gülü kedinin başının yerine koyarsanız, ortaya çirkinlik çıkar.

Yazınsal türlerin ilki ve en üstün olanı, en zoru şiirdir. Öyle ki roman ya da öykünün belli bir tanımı yapılabilirken şiirde bu olanaksızdır. Şiirde tüm tanımlar özneldir.

Şiirin tanımı tam olarak yapılamadıkça şiir yazmak hem çok zor hem de çok kolay bir işmiş gibi görünmeyi sürdürecek. Herkes şiir sahnesinde görünecek ama yıllarca oynanan oyunların ölümsüz kişilikleri arasına çok az şair katılacak. Son sözü yine zaman söyleyecek.

İyi şiirin tanımı ve ölçütü hiçbir zaman sihirli bir formül gibi elimize geçmeyecek; ama iyi ile kötüyü ayırmada kimi estetik özellikler de var. Bunların en kapsamlısı bütünlük özelliğidir. Bütünlük, yazı ya da şiirin bir plan, anlamsal ve biçimsel bir uyum taşımasıdır. Genellersek şiir mükemmele erişmiş bir kompozisyondur.

Şiirin mükemmel bir kompozisyon olduğunu, hem sessel hem de anlamsal yönlerden yakalanan örgütlenmeyle açıklayabiliriz. Şair tam ya da yarım bir bilinçle sesleri ve anlamı hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle birkaç kez ilgili kılar. Şiiri yaratan durum, seslerin ve anlamın yoğunluğudur.

Cemal Süreya’nın Fotoğraf şiiri genç şairlere ev ödevi olmalı. Adam, kadın ve çocuk öğeleriyle şiire giriyor usta. Sonra her birini ayrıntılardan birini seçerek ele alıyor. İkisiyle ilgili bir soyut ayrıntı daha ekliyor. Böylece şiir gelişiyor, derinlik kazanıyor. Ustanın seçtiği kavramlar hak ettiği biçimde ete kemiğe bürünüyor. Finali çocuk öğesiyle benzer malzeme çalışmasıyla yapıyor. Son iki dizede önceki dizeleri görebiliyoruz ve aynı zamanda anlatılanlar hakkında son izlenimi de kazanıyoruz.

FOTOĞRAF

Durakta üç kişi

Adam kadın ve çocuk

Adamın elleri ceplerinde

Kadın çocuğun elini tutmuş

Adam hüzünlü

Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü

Kadın güzel

Güzel anılar gibi güzel

Çocuk

Güzel anılar gibi hüzünlü

Hüzünlü şarkılar gibi güzel

Şiirin anlamı istediğiniz kadar çoğaltılabilir. Çocuk biyolojinin ötesinde bir erkek-kadın bireşimi (sentezi)dir. İnsanların hayatları da çocuklarında harmanlanır. İsterseniz durağı, dünya, hayat diye yorumlarsınız. Çocuk hayatın anlamı oluverir. Ve benzer birçok açılım...

Fotoğraf şiirine sessel baktığımızda, serbest ölçü ve yalın bir dille karşılaşırız. Ozanın yinelemeye dayanılarak işitsel uyum yarattığına tanık oluruz. Şiirde çocuğun anlamsal olarak kadın ve erkeğin biyolojik yinelemesi olması gibi şiirdeki “güzel” ve “hüzünlü” sözcükleri de şiirde çocukla bir kez daha yinelenir. İyi şiirde anlam ve ses uyumları diyalektik olarak iç içe geçmiştir. Şiirin anlam kapılarını açan da bu özelliğidir.

Çok güzel imgeleriniz, zekice söz birleştirmeleriniz olabilir. Ama bir dize yığını içinde kopuk kopuk sunarsanız onları hiçbir anlam taşımaz. Öğeleri uyumsuz, gereksiz yada eksik şiirler yarım kalmış şiirlerdir. Böyle şiirler çekirdeği şeftali, kabuğu ısırgan, sapı balkabağı, tadı ekşi, garip bir bitkiye benzer. Bazı medyatik şairlerin bir sorunu da bu… Onlara biçimce kopuk ve yaşamca köpük şairler diyorum; bir süre sonra sabun köpükleri gibi yok olup gidecekler çünkü. Onların gücü medyanın gücü de değil, onların gücü medyanın ilgi süresi kadar…

Şiirin bütününü gören şiir erleri hiç durmadan bu tapınağa şiir taşıyacaktır; önemli olan da budur yalnızca.

İNSANIN HARCI

Uzun yolu seçmek zorunda değiliz: dur, gözle, fark et, yüzleş ve dönüştür. İnsan durup kendini gözlemleyince yanlış yanlarını görür ve onlar...