5 Ağustos 2016 Cuma

LİDER ODAKLANMASI

                                    
     Herkesin ortak paydası lider düşkünlüğü oldu. Lider odaklanması ister istemez "sürü"yü devreye sokuyor. Bireyin olmadığı yerde sürü vardır ve sürü güce tapar. Eskiden askeri gücün yanı sıra keramet ve büyüye yaslanan mistik güç vardı. Bu gün de bu mitler sürüyor.
     Emperyalist egemenlerin antropolog danışmanları bu yüzden oyunu kurarken evrensel derin izleri kullanıyorlar. Gazetelerin liderlerle ilerleyen siyaset hamlelerini izlemek koyunları heyecanlandırırken bireyleri acı bir gülümsemeyle irkiltiyor. Bilimci aklı yanılmalarla ilerler, o danışmanlar da sıkça yanılıyor. Ancak deney alanı coğrafya ve toplum olunca işler karışıyor. Bilimcilik bilgelikle beslenmedikçe acıların ardı arkası kesilmiyor.
    Doğu ve Batı saflarını yavaşça netleştirirken üst akılın piyonları kendi piyonlarına öncülük ediyor. Yeni adımlar atılıyor, cesaretli eylemler görülüyor. Etkin olunuyor ama etkili olunacak mı, bilinmiyor. Eylemler yeni biçimleri doğuruyor ama sürüyü doyuruyor mu, bilinmiyor? Oysa eylemler gerçekçi temellere dayanırsa gerçekçi sonuçlar doğurur. Sürünün ihtiyacı doğru belirlenebilir mi, bilinmiyor.
    Sürünün ihtiyacı sürülükten kurtulmaktır, ama bu egemenlerin ihtiyacıyla çelişir. Sürüyü reddeden birey olma cesareti gösterenler düşman ilan edilir. Sanat ve bilim insanları zaman zaman bu cesareti göstererek evrensel hak edişe ulaşırlar ve Nobel'del daha üstün olan kalıcılık ödülünü alırlar. Egemenler onları çarpıtarak yeni sürülerin ilgisini dengelemeye çalışır. Birey doğal liderdir. Kendini yöneten kalıcı liderdir, sürüleri yalan ve korkuyla yürüten geçicidir.

    Kalıcı ve meşru liderlik daha çok hak edişlere dayanır. Gücün kaynağı ne olursa olsun hak ediş (liyakat) olmadıkça geçicilik değişmez sonuç oluyor. Kalanlara bakın onaylamadıklarınız çarpıltılmış olanlardır.

İNSANIN HARCI

Uzun yolu seçmek zorunda değiliz: dur, gözle, fark et, yüzleş ve dönüştür. İnsan durup kendini gözlemleyince yanlış yanlarını görür ve onlar...