15 Eylül 2020 Salı

DERDİNİZ SİZSİNİZ

Gönül kardeşinin elini nefs kardeşi tutmalı. Gönlünüz de nefsinize elini uzatıp onu yanına çekmeli ya da hiç beklenmedik bir şey olmalı, ölmeden önce ölüp bu dünyada hakikate doğmalı. Bu dünyada hakikate doğunca, eşyanın perdesini kaldırınca ölüm kapısından geçtiğiniz gün şenliğiniz olur. Düğün ve cenaze yer değiştirir. Yeryüzünün ölü damadı yerine gökyüzünün gelini olursunuz. Derler ki tanrısal diyarlardan kopup gelen özümüz bedenle birleşince gönül ve nefs ortaya çıkar. Gönül ruh güneşine bakar, nefs yeryüzüne. Gönlün derdi özün özlemi, nefsin derdi ölüm korkusudur ve bil ki herkes derdinin seviyesindedir. Hangi seviyede olduğunuzu görmek istiyorsanız derdinize, uğraşınıza, uğraştıklarınıza bakın. Kimi eleştiriyorsanız gece gündüz kimin peşine düştüyseniz siz o’sunuz. Tasavvuf ehli dert olarak aşkı seçmişlerdi, Yaradan aşkını, onların derdi gizemli bir aşktı. Şimdi bir bakın bakalım kendinize siz neyin peşine düştünüz. Dert edindiklerinize, vakit ve enerji verdiklerinize bakın bakalım, o düşman diye bellediğiniz, arkasından atıp tuttuğunuz büyüklü küçüklü diktatörlere, hanenizdeki, yakınlarınızdaki, işyerinizdeki, medyada boy gösteren bütün despotlara bir bakın onlarda olan sizde ne kadar var görün, ancak kendinizde gördükçe ilerleyebilirsiniz. Dışarıda olumluya içeride olumsuza bakılır. Yeryüzünün kötü, yanlış, acı durumuna bakıp iyiyi, doğruyu, sevinci aramalıyız ve özümüze, içimize baktığımızda gölgelerimizi görmeliyiz. Bedenin dışında, kendisi de dahil, sonlu ve geçici olanın gerçek bir hedefi yoktur; ama özümüze açılan gönül kapımızın hedefi sonsuzluk ve özgürlüktür. İnsan nefsinin gücünü gönlünün hedefine yakıt yapar yapar, onlarla dönüşür, sonra ölür ve yuvaya doğar.     


Hiç yorum yok:

İNSANIN HARCI

Uzun yolu seçmek zorunda değiliz: dur, gözle, fark et, yüzleş ve dönüştür. İnsan durup kendini gözlemleyince yanlış yanlarını görür ve onlar...