16 Ağustos 2008 Cumartesi

Şiir ve Yaratım

Şiir okuma, bir tür şiir yazma; şiir yazma da bir tür şiir okumadır. Ozan bu gelgit içinde kendini bulur. Ozan okurken yazmayı, aynı zamanda yazarken okumayı öğrenir. Elbette sözünü ettiğim bu “okuma” ve “yazma”lar temel, bilinen anlamda değildir.

Şiir okumak, şiir yaratabilmenin ilk basamağıdır kuşkusuz. İyi, sürekli ve çeşitlilikli bir okuyuculuk gözlemci ve duyarlı bir kişiyi şiirle buluşturabilir. Şiire giden yolda okuma ve yazma süreçleri iki ana eylemdir.

Okuma süreci, insanların yazıyı bulup geliştirişinden bu yana insanın kendi özelliklerini artırmadaki en sağlam, en net yollardan biridir. Elbetteki bu okuma günlük eylemlere yönelik olmayan, insanı düşünmeye götüren entelektüel bir etkinliktir. Öğretici, yönlendirici ve deneyci yanları vardır.

Şiir okuru olma, kişinin kendinden önceki deneylerle buluşma anlamına gelir ki bu oldukça önemli, geliştirici bir eylemdir. Gerçekte okuma bir tür yazma hazırlığıdır. Ozan biriken imgeleme ve dizelemeyi özümseyerek işe başlar. Özümsediklerine kendisini katarak şiirini oluşturur. İlk önceleri kendine en yakın imge ve dize deneyimlerine yaslanır, daha sonra kendi biçemini yontmaya başlar. Ama bütün bunları yapabilmesi için temel eğitimi olmalıdır. Temel şiir bilgisi ve sevgisi kazanmış olarak okurluk uğraşına başlamalıdır.

Şiir okuma, şiirin evrilmesini gösteren arkeolojik bir yapıda ilerler. Ozan adayı kazdıkça yeni buluntulara ulaşır. Bunlar kimi zaman bir dizeler bütünü olur, kimi zaman da bir imgeler denizidir. Hepsi, büyük şiir kalıtının ona vereceği ozanlık payesi yüzünden tek tek önemlidir.

İyi okur, şiirin barındırdığı birçok estetik ayrıntıyı yakalar. İyi şiirler orman gibi zenginlik kaynağıdır. İncelenecek binlerce biçimsel, anlamsal ayrıntı vardır. İyi okur, iyi şiirin sessel kurgusunu bir şifre gibi çözüverir. Anlamın duyruluş, açımlanış, yönlendiriliş ve toparlanış kullanımlarını öğrenir. Sonra bu iki yönü birleştirerek şiirin kompozisyonunu kavrar.

Anlamın duyruluşu, metnin giriş bölümünü; açımlanış ve yönlendirilişi gelişmeyi; toparlanışı da sonuç bölümüne denk gelir. Bu anlamsal plan doğanın bir yansımasıdır; insan beyni mutlaka nesneleri karşılaştırır, sıralar, ilişkilendirir. Madde insan zihninde, kompozisyon bütünlüğünde var olur, değişir çünkü.

Şiir okumaları, beynin doğal duruşunu, sözcüklerin sıralanışı ve anlam koyuşu penceresinden ozan adaylarının zihninde pekiştirir. Bu sırada şiir okurken şiir yazma öğrenilir.

Yeryüzünde ilk düşünce mutlaka şiir olmalıdır. Ava çıkmadan avını nasıl tutacağını düşünen ilk canlı ilk insandır ve ilk şiiri yazmıştır. Düşünce ilk önce bir düştür, imgedir çünkü.

Başın önünde ve yan yana iki göz streoskopik, derinlikli görüntüleri beynin arka bölümündeki görme merkezine göndere göndere soyut düşünmeyi, düşü, şiiri icat etti; soğuk rüzgarları, taşın deriyi yırtmasındaki acıyı getiren doğa şimdi bambaşka bir şey vermişti ona. İşte bu nedenle şiir eşittir insan.

Hiç yorum yok:

İNSANIN HARCI

Uzun yolu seçmek zorunda değiliz: dur, gözle, fark et, yüzleş ve dönüştür. İnsan durup kendini gözlemleyince yanlış yanlarını görür ve onlar...