14 Mayıs 2020 Perşembe

DOKUNUŞLAR


Kim bağırır, diye düşündüm. Kuyuda kalan sesini duyurmak ister. Boyut olarak diplerde olanın çırpınışıdır bağırtı. Can yukarıya çıkmak ister aşağıdan. Belli bir boyut yüksekliğinde olan için yasayla aynı düzlemdeyken bağırmaya da gerek yoktur.

Telefonun karşısındaki sesimizi duymayınca bağırırız. Farklı yerde olmak köklü bir ayrılık teması olmuş. Fiziksel dediğimiz kaba frekans havayı kullanır, karşı tarafa ulaşır. Fiziksel bir organik yapıya değer. O değer elektrik akımı olarak sinir ağında değerlendirilir. Dokunmanın bir biçimidir, ses ve onun yükseltilmiş durumu.

Duygular düşüncelerin bedene değmesiyle oluşur. Bu da fiziksel olmayanın fiziksel olana bir dokunuşudur. İnsan bedeni bu ince enerjilere belli tepkiler verir. Zihin beden etkileşimi varlığın gelişimini belirler. İnsan canı ya da varlığı bedenin gücünü duygu yönetimiyle kendisine kazandırır. Doğru düşüncelerle hareket eden insan doğru eylemler yapar. Doğruluk evrensel yasalara uygunluktan başka bir şey değildir.

Kötü bir söz canımıza dokunur. O da yükseltilmiştir ve bir değer, bilgi, içerik taşır. Fiziksel olmayan dokunuş içerir. İnce araçlarla ince dokunuşlar farklı bir ortamdır. Araçlar değişir yasa, kural aynı kalır.

Dokunuşlar çeşit çeşit. Somutun somuta, soyutun somuta ve soyutun soyuta dokunuşlar vardır.

Hiç yorum yok:

İNSANIN HARCI

Uzun yolu seçmek zorunda değiliz: dur, gözle, fark et, yüzleş ve dönüştür. İnsan durup kendini gözlemleyince yanlış yanlarını görür ve onlar...